dogusbelenakita
  Kültür
 
Köy ilk kurulduğu zamanlarda tamamıyla Abhaz dili ve kültürü yaşatılıp sürerken bulunduğu Muğla ilinde tek köy olması ve zamana yenik düşmesi sebebiyle şuan özellikle eski katı abhaz görenek ve kuralları zamanla uygulanmamıştır ayrıca  Abhazca olarak köyde 1 parmağın elini geçmeyecek kadar insan kalmıştır. Abhaz yemeklerinde aktusızbal, abısta  akudırşışı, pırpılcıga (acuka) bilinip yapılmaktadır.
Döğüşbelen köyünde katı Abhaz adetleri devam etmemekle beraber evlenmedeki kurallar hala geçerliliğini korumaktadır.

HALK METEOROLOJİSİ
Yörede hava tahminleri şöyledir; “Doğan Ağzı karardığında yağmur yağar. “Akşam Bulutu” kızarırsa Hava yağmurludur. Lodos yağmur getirir.


Pertev Naili Boratav Türk Halkbilimi II 100 Soruda Türk Folkloru İnanışlar Töre Ve Törenler Oyunlar Birinci Bölüm
İNANÇ VE TÖRE KURALLARI 
Soru 18: Dağlar, kabalar, su kaynakları, göller ve ırmaklarla ilgili ne gibi inanışlar var?
Köyceğiz'in Döğüşbelen köyünde bize anlatılanlara göre, eskiden, denizden çıkıp çocukları alan, götüren Deniz Kızları varmış; onları tutup evlerinde kul, köle gibi kullanmış kimselerin maceraları anlatılır bugün bile.
Türk mitolojisi oğuzların - anadolu, azerbaycan ve Türkmenistan türklerinin mitolojisi pertev n. Boratav 2012
veya Muğla yöresinde Döğüşbelen'de bir çiftçinin bir denizkızını saç lülelerini keserek yakalamayı başardığı anlatılır. Bu öyküler gerçekten yaşanmış gibi anlatılır; "Sirenlerin" bir gün geldikleri yere dönecekleri iddia edilir.

Türklerde Tabiat Üstü Varlıklar ve Bunlarla İlgili Kabuller, İnanmalar, Uygulamalar Ayşe DUVARCI
Muğla’da denizden çıkan ve yalnız bırakılan çocukları çalarak dalgaların dibindeki evine götüren bir kadın olarak tasarlanmaktadır (Boratav 1976: 99).


Masallar MUĞLA MASALLARI  Esra Akyol 2010

4.80. KADININ FENDİ ŞEYTANI BİLE YENDİ

Evvel zaman içinde kalbur saman içinde. Bir varmış bir yokmuş. Bir kurnaz bayan ile şeytan arkadaş olmuş. Ortak olalım demişler. Bir tarlaya buğday ekelim demişler.
Kadın:
“Toprağın üstündeki benim, altında ki senin olsun.” Demiş şeytana.
Ekmişler, biçmişler. Toprağın altında kökleri kalmış
Şeytan:
“Ben bundan bir şey anlamadım.” Demiş.
Kadın:
“Bu sefer üstü senin olsun, altı benim olsun fakat soğan dikelim.” diyerek şeytanı kandırmış.
Soğan dikmişler. Saplarını kesip kaldırmışlar. Şeytan yine bu işten bir
şey anlamamış. Kadın artık şeytandan kurtulmak istiyormuş. Eline bir şişe alıp şeytana gitmiş.
Kadın:
“Aslanım, güzelim, şekerim sen bu şişenin içine giremezsin” demiş şeytana.
Şeytan girerim demiş. Kadın giremezsin demiş. Girerim giremezsin.
Şeytan şişenin içine girmiş. Kadın şişenin ağzını kapatmış. Şeytanda kurtulmuş.
Epey de bir servet sahibi olmuş.

4.81. ACUZE KIZ

Evvel zaman içinde kalbur saman içinde. Bir varmış bir yokmuş. Acuze bir kız varmış. Annesi babası bu kızdan usanmış. Kızı evlendirip kurtulmaya karar vermişler. Kızı garip bir oğlana vermişler. Evlendikten bir süre sonra oğlan da kızdan usanmış. Adam bir kavga etmiş. Kız buna yardım etmemiş. Adam bu yüzden kızın kafasına vurmaya başlamış. Bir süre sonra adam kızdan iyice usanmış. Kızı kör bir kuyuya atmaya karar vermiş. “Kavgada sen bana yardım etmedin” diye diye kızın kafasına vura vura kör kuyunun başına götürmüş.
“Burada dinleneceğiz.” demiş kadına.
Kadını kuyunun kenarına oturtmuş. Kadını arkasından iteklemiş. Kadın suyun içine düşmüş. Adam kadından kurtulduğunu düşünerek biraz yürümüş. Sonra dönüp bakmaya karar vermiş. Adam kuyunun başına gelmiş. “İmdat beni öldürüyorlar. Cankurtaran yok mu?” diye bağıran birini duymuş. Adam uçkurunun ipini uç uca bağlayıp kuyuya sallamış. Kuyudan bir dudağı yerde bir dudağı gökte koca bir şeytan çıkmış. Acuze kadın kuyuda şeytanın aletlerini tutmuş. Bir o yana bir bu yana büküyormuş. Şeytana eziyet ediyormuş. Şeytan acuze kadından kurtulmuş. Bu yüzden adama bir iyilik yapmaya karar vermiş.
Şeytan:
“Dile benden ne dilersen.” demiş.
Adam:
“Ne dileyeyim? Ben acuze kızdan kurtuldum. Daha ne dileyeyim?
Sağlığını dilerim” demiş.
Şeytan:
“Hayır dileyeceksin.” demiş.
Adam kabul etmemiş.
Şeytan:
“Madem kabul etmiyorsun. Falan köyde falan ağanın hasta bir kızı var. Ağa kızını iyileştirene hem kızını hem servetini vereceğini söylüyor. Ben hastanın burnuna girerim sen hastanın başucuna gel. “Ben geldim” dersin. Bende çıkarım. Kız iyileşir. Ağa servetini de kızını da sana verir. Sen dünyalığını bulursun. Bir daha da benim yanıma gelmezsin.” demiş. Adam şeytanın dediklerini yapmış.
Şeytan:
“Bir daha sakın benim olduğum yere gelme seni boğarım” demiş.
Kız iyileşmiş. Ağa kızını adama vermiş. Aradan biraz zaman geçmiş.
Başka bir ağanın daha kızı hastalanmış. Ağa hasta olan kızın babasına gitmiş. Damadının kızı iyileştirebileceğini kendi kızını da damadının iyileştirdiğini söylemiş. Eve gelmiş. Damadına söylemiş.
Damat:
“Babacığım ben iyileştiremem, yapamam.” demiş.
Ağa:
“Bohçanı al çık o zaman” demiş.
Adam kabul etmek zorunda kalmış. Hasta kızın yanına gitmiş.
“Ben geldim.” demiş.
Şeytan hastanın burnundan çıkmış.
“Ben sana bir daha gelme demedim mi? boğayım mı seni?” demiş adama.
Adam:
“Geldim ama neden geldim biliyor musun?” demiş.
Şeytan neden geldiğini sormuş.
Adam:
“Acuze kız kuyudan çıkmış. Sen kaçasın diye geldim.” demiş.
Şeytan:
Nerden geliyor? Denizden mi, karadan mı geliyor?” diye sormuş.

Adam:
“Karadan” demiş.
Şeytan koşa koşa gidip kendini denize atmış. Adam şeytan da kurtulmuş kızı da iyileştirmiş. Mutlu mesut evine dönmüş. Onlara kömür, bizlere ömür.

4.82. DEVİN MERHAMETİ

Evvel zaman içinde kalbur saman içinde bir varmış bir yokmuş. Bir adam dağa oduna gitmiş. Dağda kaybolmuş. Bir devin evine varmış. Kapıdaki adamlara nasıl kurtulabileceğini sormuş.
Adamlar:
“Devin karısının memelerini emersen o evladım diye seni korur.” demişler.
Adam devin karısını bulmuş. Kadın memelerini omuzlarından arkasına atmış hamur yoğuruyormuş. Adam gizlice kadının arkasına gelmiş.
Memelerini emmiş. Kadın bunu evladım diye korumuş. Dev eve gelmiş.
Dev:

“Adem eti kokuyor. Mis gibi Adem eti kokuyor. Ben bunu bir güzel pişirip yiyeceğim.” demiş.
Kadın:
“O benim evladım. Emzirdim ben onu.” demiş.
Dev de adamı evladı sanmış. O da adamı korumuş. Hep beraber mutlu mesut yaşamışlar. Beni de kahve içmeye çağırdılar. Gitmedim orucum diye. Onlar ermiş muradına biz çıkalım kerevetine.

 4.83. YAŞLI ADAMIN KAMBURU

Bir yaşlı adam varmış. Bir Çarşamba günü canı sıkılmış. Yola çıkmış, yürümeye başlamış. Epey bir yürüdükten sonra baya bir geç vakitte düğün gibi bir davul zurna sesi duymuş. Ne var acaba burada diye uzaktan bakarken iki tane şeytan gelmiş. Adamı kollarından tutmuşlar. “Hadi gel gel, katıl bize, oynayalım eğlenelim” diyerek davul zurna olan yerin ortasına götürmüşler. Adam şeytanların içinde kaldığını, yapacak bir şeyinin olmadığını düşünmüş. Şeytanlara katılmaya kara vermiş. Şeytanlar
“Çarşambadır Çarşamba, Perşembedir Perşembe” diyerek oynamaya başlamışlar. Adamda şeytanlar ne derse aynısını demiş ve oynamış. Şeytanlara uymuş. Şeytanlar sabaha karşı, güneş doğmadan kaçarlarmış. Tan yeri ağarmaya başlamış. Adam şeytanlara uyduğu için şeytanlar adamın kamburunu da alıp gitmişler. Birden ortadan kaybolmuşlar. Adam bir bakmış, kendisinde bir düzelme var. Dik durmaya başlamış. Bir bakmış kamburu yokmuş. Adam köyüne gitmiş. Köyde bunu gören herkes şaşırmış. Bunun nasıl olduğunu sormuşlar. Adam başından geçenleri anlatmış. Köyde kamburu olan başka bir adam da bunu duyunca kendi de gitmeye karar vermiş. Adamın gittiği aynı yola gitmiş. Müzik sesini duymuş. Onu da iki şeytan alıp götürmüş. Şeytanlar “Çarşambadır Çarşamba” diyerek oynamaya başlamış.
Adam:
“Ne diyorsunuz siz ya? Bugün Çarşamba mı? Bugün Cumartesi.” Diye itiraz etmiş.
Şeytanlar “Perşembedir Perşembe” diye oynamaya başlamışlar. Adam buna da itiraz etmiş. Hakaret etmiş. Şeytanların huzurunu, düzenlerini bozmuş. Sabaha karşı şeytanlar ortadan kaybolmuş. Adam kendi kamburu da muhakkak gidecek diye seviniyormuş. Adam doğrulmaya çalışmış. Adam doğrulamamış. Daha da kambur olmuş. Bir bakmış, kamburu iki olmuş. Adam köyüne gitmiş. Köydeki insanlar bunu görünce şaşırmış. Ne olduğunu sormuşlar. Adam başından geçenleri anlatmış.
İnsanlar:
“Eee öbür arkadaşın gibi sende onlara uysaydın seninde kamburunu alırlar. Seni bırakırlardı. Gördün mü? Nerde olursa olsun böyle sorun çıkarmadan yaşasaydın öbür arkadaşın gibi şimdi sende sağlığa sıhhate kavuşurdun.” diyerek adama hatasını öğretmişler. Nihayetinde iyi insanın her yerde yeri var; ama kötü insanın hiçbir yerde yeri yok. Şeytanlar bile doğruyu tutar. Doğru her zaman üstündür.


MUĞLA İLİ’NİN BAZI YERLERİNDE EVLENME-DÜĞÜN GELENEKLERİ - Ayşe
AKMAN
Bu yazı, 12-25 Kasım 2000 tarihleri arasında Muğla İli’nin Milas İlçesi- Çomakdağ-
Kızılağaç Köyü’nde, Marmaris İlçesi- Taşlıca Köyü’nde, Ortaca İlçesi-Kemaliye Köyü’nde, Fethiye İlçesi-Boğalar Köyü’nde, Ula İlçesi-Çörüş Köyü’nde, Merkez-Göktepe Köyü’nde, Kavaklıdere İlçesi-Menteşe Beldesi’nde, Köyceğiz İlçesi-Döğüşbelen Köyü’nde yapılan alan araştırmalarında elde edilen bilgiler ışığında hazırlanmıştır.

Bu köylerden Ortaca İlçesi- Kemaliye Köyü ve Ula İlçesi-Çörüş Köyü Tahtacı-Alevi, Köyceğiz İlçesi-Döğüşbelen Köyü Çerkez, Milas İlçesi Çomakdağ- Kızılağaç ve Fethiye İlçesi-Boğalar Köyü Yörük ve diğer köyler yerli halktan oluşmaktadır. 

Evlenme Çağı:
Evlenme çağındaki genç kızların evlilik yaşlarında kimi zaman sapmalar olabilmektedir. Eğer bir genç kız lise eğitimi alıyorsa, okul sırasında bir gençle anlaşarak küçük yaşta evlenebilmektedir (Köyceğiz, Döğüşbelen). 
Evlenecek gençler arasında olması gereken yaş farkı genellikle 2-3 yaş olarak belirtilmektedir. Farklı bir durum olarak kızların erkeklerden 1-2 yaş büyük olması önemsenmez. Eski dönemlerde genç kızlar kendilerinden 10 yaş kadar büyük bir erkekle evlendirilebilirmiş. Ancak son zamanlarda bu durum ortadan kalkmıştır (Ortaca-Kemaliye). Yine de erkekle kız arasındaki yaş farkının önemli olmadığı da ifade edilmiştir(Köyceğiz-Döğüşbelen).
Ülkemizde bilindiği üzere belirli bir yaşa geldiği halde evlenemeyen kızlara genel olarak “evde kalmış” adı verilmektedir. Bu isim kimi  zaman da “koca kız”(Köyceğiz-Döğüşbelen) olabilmektedir.
Görücülük/Kız Beğenme/Kız İsteme:
Herhangi bir kişinin evine kız görmeye gitmek için mutlaka hayırlı uğurlu günler olarak kabul edilen Perşembe ve Pazar günleri tercih edilir. Aynı zamanda kız istemek için de aynı günler seçilir  (Köyceğiz-Döğüşbelen).
Söz kesildikten sonra havaya birkaç el ateş edilir(Köyceğiz-Döğüşbelen).
Nişanla Düğün Arasında…
Nişan yapıldıktan sonra mümkün olan en kısa sürede düğün de yapılmaya çalışılır.
Ancak hazırlıkların uzun sürmesi halinde düğün için beklemek durumunda kalınabilir. Nişanla düğün arasında bayramlar olursa, geline ve damada hediye götürmek gerekli görülmektedir. Bayram arifelerinde uygulanan bu gelenek yörede genel olarak “nişan ardı” olarak adlandırılmaktadır. Düğün tarihi yakınsa bayramlarda bir şey yapılmaz, düğün geç bir zamanda yapılacaksa karşılıklı olarak her türlü hediye alınıp verilir. Buna da “nişan ardı” adı verilir(Köyceğiz-Döğüşbelen).
Nişanın bozulması halinde…
Nadiren de görülse, herhangi bir ayrılma durumunda yapılması gereken ilk şey karşılıklı olarak alınıp verilen hediyelerin iade edilmesidir. Bu konudaki uygulama genellikle kız tarafının nişanı bozması halinde hediyeleri geri göndermesi şeklinde olmaktadır. Ancak nişanı erkek tarafı bozmuşsa hediyeler kız tarafının isteğine bağlı olarak geri verilmeyebilir  (Köyceğiz-Döğüşbelen)
Nişan bozmuş kişilerin sonradan evlilikleri…
Nişan atmış gençlerin sonradan evlenmek istemeleri halinde bu durumları genellikle sorun edilmektedir. Ancak bu sorun kızlar için daha önemli olmaktadır. Nişan bozmuş kızların durumu göz önünde bulundurularak ya evlenip boşanmış biriyle veya köy dışından birisiyle evlenmeleri daha uygun görülmektedir. Yine de bu durumun istisnaları görülebilmektedir. Nişanlandıktan sonra gelin ve damadın görüşmedikleri çevre tarafından biliniyorsa, özellikle kızlar için bu sorun edilmeyebilir. Gelinle damadın nişanlılık döneminde görüştükleri biliniyorsa sorun edilebilir; görüşmemişlerse bu önemli görülmez(Köyceğiz-Döğüşbelen).
GELİN ALMA-DÜĞÜN
Başlık Parası:
Muğla İli’nin çalışma yaptığımız yerlerinde de başlık parasının eskiden olmasına karşın son zamanlarda kaldırılmış olduğu tespit edilmiştir. Önceleri alınan başlık miktarı kızın soyuna-sopuna göre farklı miktarlarda olabilir ve sadece kızın çeyizlerinin hazırlanmasına kullanılırmış (Köyceğiz-Döğüşbelen).
Çeyiz:
- Çeyiz sandığının dibine uğur getirsin diye bir kadın iç çamaşırı konur(Köyceğiz-Döğüşbelen). 
Çeyizin sergilenmesi…
- Çeyizler hem kız evinde hem de erkek evinde sergilenir, çeyize bakanlar hediye bırakıp giderler(Köyceğiz-Döğüşbelen).
Çeyizlerin sergilenmesi konusunda çalışma yapılan yerlerde de birbirinden oldukça farklı uygulamalara rastlamak mümkün olmuştur: 
- Çeyizler düğünden sonra da bir hafta süreyle erkek tarafında sergilenir, çeyize bakmaya gelenler hediye getirirler(Köyceğiz-Döğüşbelen).
Çeyizin götürülmesi sırasında yapılan uygulamalar…
- Kızın çeyizinde bulunan ayna için ayna parası istenir(Köyceğiz-Döğüşbelen),
- Çeyiz giderken sandığın üzerine oturulur, gelenlerden bahşiş istenir (Köyceğiz-Döğüşbelen)
- Çeyizler götürülürken yol kesilir ve bahşiş istenir(Köyceğiz-Döğüşbelen).
Düğün Törenleri:
Bazı yerlerde son zamanlarda düğünlerin yalnız hafta sonlarında yapıldığı belirtilmiştir (Köyceğiz-Döğüşbelen).
Keşkek Dövme:
Keşkek, yöre düğünlerinin vazgeçilmez yiyeceklerinden biridir. Çalışma sırasında kendileriyle görüşülen birçok kaynak kişi keşkeksiz düğün olmayacağını ifade etmişlerdir (Milas-Çomakdağ-Kızılağaç), (Ula-Çörüş), (Kavaklıdere-Menteşe),(Köyceğiz-Döğüşbelen).
Kapma gecesi…
Kapma gecesi yöre düğünlerine mahsus eğlencelerden biridir. Düğünün başlangıç gününde yalnızca erkekler arasında yapılmaktadır. Ancak izlemesi oldukça zevkli olduğundan, gizlice kadınlar da izleyebilirler (Köyceğiz-Döğüşbelen),
“Kapma oğlan evinin düğün başlangıcı günü mesela Cuma günü başlanıyor ya, Cuma günü bir koca ağaç olur, köyün neresinde büyük ağaç varsa, o ağaca giderler.
Susamdan çitirmik yaparlar, tepsiye dökerler onu, şöyle delik delik delerler, üç dene dondururlar bir gün evveli. Ertesi günü şöyle çapraz değnek ederler, onlara ipi bağlarlar, deliklerden geçirirler ağacın dalına ipi asarlar. Ordan çeker birisi höyle höyle sallanıyor ya. Davullar çalına çalına kim gaparsa o gapmayı alıp gaçıyor.
Arkadaşları arkasından goşuyor gari, onlar boğuşarak birer lokma alıp eğlence olsun diye öyle yapıyorsun…Susamı işte balınan gaynadıyorsun güzel kıvamlaşıyor o.
Kıvamına geldiğinde tepsiye döküyorlar. Tepsiye delik olması için üç tane ağaç sokuyorlar, sonra o donuyor orada üç tane delik oluyor. Ertesi günü onu söküyorlar, ağacı altına pervaz gibi geçirip bağlıyorlar ipi hani gırılmasın gapma diye öyle yapıyollar”(Köyceğiz-Döğüşbelen).

Elbise götürme…

Kına gecesinin olacağı gün erken bir saatte erkek tarafı kız tarafına elbise götürür. Adına her ne kadar elbise götürme denilmiş olsa da gelinin kına gecesinde ve düğünde giyeceklerinin yanı sıra kınası ve başka şeyler de götürülür.
“Oğlan tarafı getiriyor işte yakınları biri başına siniye süsleyorlarlar, gelinin elbiselerini, ayakkabısını, çantasını nesi varsa öyle siniye yığıyorlar üstünü de örtüyorlar süslüyorlar, getiriyorlar. Onu getirene hediye veriyorlar, hediyesini veriyorlar, alıyorlar. Gız evi goyyor içeriye gına gün giyeceğini giyyor onların getirdiğini, yanacak gınasını verilcek şekerlerini, kolonyasını getiriyorlar onları veriyorlar”(Köyceğiz-Döğüşbelen).

Şeker kırma…

Kına gecesinin olduğu gün veya akşamında uygulanan geleneklerden biri de şeker kırma olarak adlandırılmaktadır. Bu gelenek adını kırmızı renkli nöbet şekerinin gelinin başında bir tepsi üzerinde kırılmasından almaktadır. Çalışma yapılan yerlerden sadece ikisinde mevcut olan bir gelenektir. Bu gelenek Döğüşbelen Köyü’nde gündüz, Çomakdağ-Kızılağaç Köyü’nde ise “şeker paralaması” adı altında kına gecesinde uygulanmaktadır.

“Oturduyor gelini, tepsiyi getiriyorlar, kiloluk şekerler olurdu, nöbet şekeri gibi şekerleri böyle eliyle böyle parçalaya parçalaya, sinilere döküle döküle, siniye dökülenleri çocukların üstlerine ata ata şeker gırması olur. Sonra o şeker gırmaya gidenler de şeker gırıldıktan sonra tepsi gonulur, herkes para atar onun içine” (Köyceğiz-Döğüşbelen).

Kına Gecesi:

Kimi zaman da damat veya erkek tarafından kadınlar kız tarafına kına yakmak için gelebilmektedir (Köyceğiz-Döğüşbelen).

Gelinin eline kına yakılırken dikkat edilen en önemli şey, gelinin avucunun içine bir altın veya para konulmasıdır. Yörede avuca konulan bu şeyin kutsallığına büyük önem verilmektedir. Geline verilen değerin bir simgesi olan bu para, uğur parası olarak kabul edilir ve sonradan gelinin sandığında saklanırsa yeni çiftin zengin olacağına inanılır. Ayrıca bu paranın evde kalmış kızların kısmetini açacağına da inanılır (Köyceğiz-Döğüşbelen).

Gelin Alma:

Kına gecesinin ertesi günü ve düğünün üçüncü günü gelin alma günüdür. O gün öncelikle gelin ve damadın hazırlanması gerekir. Gelinin hazırlanmasına ilişkin olarak geçmişti farklı gelenekler söz konusuymuş; son zamanlarda bunlar ortadan kalkmıştır. Gelin alma gününde onun hazırlanmasına yardımcı olan yengelerin zülüf kesmeleri ve gelinin yüzünü süslemeleri bu kaybolan geleneklerden biridir(Merkez-Göktepe), (Köyceğiz-Döğüşbelen).

Gelinin baba evinden alınması sırasında yapılanlar:
- Gelin giderken ayakkabısının içine uğur getirsin diye para konur. Bu parayı gelin saklar veya evlenemeyen bir kıza verir (Köyceğiz-Döğüşbelen).
- Gelinin ayakkabısının içine süpürge teli konulur ki, evlenemeyen kızlar süpürülüp gitsin diye (Köyceğiz-Döğüşbelen).
- Erkek tarafı gelini almak üzere geldikleri zaman gelinin bulunduğu odanın kapısı kapatılır. Gelinin ağabeyine kapı parası verildikten sonra odanın kapısı açılır (Köyceğiz-Döğüşbelen).
- Gelin kapıdan çıkarılırken başından bozuk para (Köyceğiz-Döğüşbelen)
- Gelin oğlan evine getirilirken yol kesilerek bahşiş istenir(Köyceğiz,Döğüşbelen)
Gelin geldikten sonra erkek tarafında yapılanlar:
- Gelin geldikten sonra arabadan inmez ve indirmelik ister. Erkek tarafı bir miktar para, bir ev veya tarla bağışladıktan sonra arabadan iner(Köyceğiz-Döğüşbelen).
- Gelinin eline yağ verilir kapıya sürdürülür (Köyceğiz-Döğüşbelen).
- Gelin indiği zaman hoca önünde bir kurban keser ve gelin bunun üzerinden atlatılır (Köyceğiz-Döğüşbelen) Daha sonra bu kurbanın eti yenmeden komşulara dağıtılır (Köyceğiz-Döğüşbelen).
“Gelin geleceği zaman iki bardak şerbet hazırlanır konur, gelin tükürürmüş oğlanınkine derler. Eğer tükürdüyse, oğlan içerse onun sözünden çıkmayacak” (Köyceğiz-Döğüşbelen).
- Gelin ve damat birlikte eve girdikleri zaman gelin konuşmaz; damat yüz görümlüğü olarak bir hediye verdikten sonra konuşmaya başlar(Köyceğiz-Döğüşbelen).
- Gelin eve gelip yerine oturunca ilk çocuğu oğlan olsun diye kucağına oğlan çocuk oturtulur (Milas-Çomakdağ-Kızılağaç). Gelin de kucağına oturan çocuğa bir hediye verir (Köyceğiz-Döğüşbelen).

Nikâh - Gerdek:

İmam nikâhı sırasında genellikle orada yabancı birilerinin bulunmamasına özen gösterilir. İmam nikâhı sırasında bir-iki kişi şahit olarak bulunur ve kimi zaman da gelinden vekâlet alınır. İmam nikâhı kıyılırken gelin odanın içerisinde, damat, hoca ve şahitler kapının önünde bulunurlar. İmam nikâhı kıyılırken orada bulunan kişiler ellerini bağlamamaları yönünde ikaz edilirler. Bu uygulama gerdek sırasında damadın bağlanmasını önlemeye yönelik olarak yapılmaktadır (Köyceğiz-Döğüşbelen),

Yörede imam nikâhı sırasında bir mehir verildiğinden bahsedilmektedir(Merkez-Göktepe), (Köyceğiz-Döğüşbelen).

Kız arkası…

Düğünde gelin alındıktan sonra kız evinden gelinin yengesi veya onun yerine herhangi bir kadın gelinle birlikte erkek tarafına gelmektedir. Kız evinden gelen bu kadının görevi, hem kız evinden o akşam gelinle damadın yemesi için hazırlanan yemekleri getirmek hem de o akşam gelinin durumuyla ilgilenmektir. Derleme çalışması yapılan hemen her yerde olduğu tespit edilen bu geleneğe kız ardı, kız arkasına gitmek gibi isimler verilmektedir(Köyceğiz-Döğüşbelen),

Duvak Günü Gelenekleri:
Gelinin çeyizlerinin hazırlanması aşamasında erkek tarafından olanlar için ayrıca bir dürü hazırlanır. Bir bohça içerisine verilecek olan hediyeler hazırlanır ve üzerlerine de kimlere verileceği yazılır. Hediye verilecek olan kişiler yakındaysa duvak günü sabahtan itibaren bunlar verilir; uzak akrabalara gidecekse bohça içerisinde bekletilir (Köyceğiz-Döğüşbelen),

Gelin geldikten sonra ertesi gün yapılan bu eğlenceye yörede duvak (Merkez-Göktepe), (Köyceğiz-Döğüşbelen),

Kız ve Erkek tarafının düğünden sonra yaptığı karşılıklı ziyaretler…
Düğün olup bittikten sonra taraflar ilişkilerini daha da sağlamlaştırmak için birbirlerine ziyaretlerde bulunurlar. Bu ziyaretler yemekli olabilir ve karşılıklı olarak hediyeler alınıp verilir. Yörede öncelikle kız evi hazırlıklarını yaptıktan sonra erkek tarafını davet etmektedir. Kız evinin erkek tarafını davet etmesine gezeme(Merkez-Göktepe), kız ardı(Milas-Çomakdağ-Kızılağaç), kız arkası(Köyceğiz-Döğüşbelen), barış kurbanı(Ortaca-Kemaliye) gibi isimler verilmektedir

“Mesela kız evi oğlan evini yemeğe çağırır, kız arkası edilir. Sonra da oğlan evini kız evi çağırır, karşılıklı olur; kız arkası oldu denilir. Sonra da işte hep eşlerine dostlarına gelin gezmesi edilir…İşte el öptürüyorsun gari, herkes o geline para veriyor” (Köyceğiz-Döğüşbelen).

Evlenme Biçimleri:
Gençlerin kaçmaları aileleri tarafından hiçbir zaman hoş karşılanmaz; bu durum aileler arasında uzun süreli küsmelere sebep olabilir; özellikle bayramlarda aileyle barışmak için girişimlerde bulunulur (Köyceğiz-Döğüşbelen).
- Nahide ENGİN(Köyceğiz İlçesi-Döğüşbelen Köyü) : 74 yaşında, ev hanımı, ilkokul mezunu, evli üç çocuk sahibi.
 

 
  Bugün 2 ziyaretçikisi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol